Hepimiz Afrikalıyız

İnsanların tümünün ortak ataları 200 bin yıl önce Afrika’da yaşamaktaydı. İnsanı hayvandan ayıran bilinç değişimi bu dönemde yaşanmış, beyin büyüklüğü burada üç katına çıkmıştır. Atalarımızın tamamı avcı-toplayıcı olarak yaşamını sürdürüyordu. Bir kısım atalarımızın ilk kez Afrika’dan ayrılması yaklaşık 100 bin yıl önceye dayanır. Tüm insanların biyolojileri ve psikolojileri, 100.000 yıl boyunca Afrika’da avcı-toplayıcı olarak geçmiş bir dönem üzerine şekillenmiştir.

Jared Diamond şöyle der: ‘’Son Buzul Çağı’nın sonuna, yani MÖ 11.000 yılına kadar bütün kıtalardaki bütün halklar hâlâ avcılık ve yiyecek toplayıcılığıyla geçiniyordu.’’ Son on bin yılda yaşadıklarımız tüm kültürü inşa etmiş olsa da, biyolojimizin temelinde ve psikolojimizin derinlerinde çok sınırlı etkileri vardır. Beynimiz çoğu durumda hâlâ Afrika’da avcı-toplayıcılık yapan bir memeli olduğumuzu zanneder.

Yazının sadece 6 bin yıl önce icat olunduğu düşünüldüğünde, Kültür’ün ‘‘Tarih’’ olarak tanımladığımız zaman diliminin insanlığın çok çok küçük bir bölümünü kapsadığını söyleyebiliriz. Afrika’da biyolojimizin en temel özelliklerini kazanacak kadar uzun zaman kaldık.

Afrika’da geçirdiğimiz zamanın son kısımlarında beyin büyüklüğümüzün üç katına çıktığı tespit edilmiştir. Diamond: ‘‘Modern insanlarla ilişkilendirdiğimiz özgün davranışlara dair en eski kesin arkeolojik kanıtlar, yaklaşık 100.000 yıl önce mağaralarda ve kayalara yapılmış barınaklarda yaşayan bireylerden gelmektedir.’’ ayrılan özelliklerimizi Afrika’da kazandığımız için en derindeki dürtülerimiz beynimizin en büyük gelişimi yaşadığı dönemde yerleşmiştir.

Hayvanat bahçesine konmuş bir penguenden, deveden, aslandan kendi doğal ortamındaki gibi olmasını bekleyemezsiniz. Kanatların, hörgüçlerin, yelelerin, pençelerin oradaki demir parmaklıklar için geliştiğini düşünmezsiniz; mutlaka doğal ortamındaki bazı koşullara göre şekillendiğini bilirsiniz. İnsan beyninin de doğal ortamı Afrika’ydı ve oradaki koşullara göre şekillendi. Paleoantropoloji olarak bilinen bilim dalı, orjinal yaşam alanı ve yaşam tarzımızı gözler önüne serer ve bu da beynimizin neden bazı yanılgılar yaşadığını açıklamaya yarar. Modern toplum bir manada, biyolojimizi ve psikolojimizi demir parmaklıklar arkasına kapattığımız hayvanat bahçemizdir.

İçgüdü

ABD’nin kuzeydoğusundaki New England bölgesinde anketler yapılır ve insanlara en çok korktukları şeyin ne olduğu sorulur. Çoğunlukla cevap şudur: yılan. Bu cevabı ilginç yapan, bu bölgede hiç yılan olmamasıdır.

Dünyanın herhangi bir bölgesinde de durum pek değişmez. Hayatları boyu çok farklı tehlikeli şey gören herhangi bir insanın bile en büyük korkusu genellikle yılandır.

Mozaik desenler çağlar boyu mimaride, giyim ve kilim desenlerinde kullanılmıştır. Çünkü insanlar için çok dikkat çekicidir. Gordon H. Orians, bilim insanlarının; baklava deseni, rasgele motiflere sahip bir doku üzerindeki rasgele saçılmış beneklerin insanlarda sinirsel aktiviteye sebep olduğunu bulduklarını söyler. Yılan derisini andıran bu desenlerin dikkat çektiği keşfedildiği için binlerce yıl boyunca kültür nesnesi olmuştur.

Andrew Tomarken adlı bir bilim insanı bir deney yapar. İnsanlara yılanlı, çiçekli ve mantarlı slaytlar gösterirler. Bazı slaytlara hafif bir elektrik şoku eklenir. Deney sonrasında hangi slaytlarda elektrik hissettikleri sorulduğunda, “yılanlı slaytlar” cevapları gelir, oysa bu slaytlara elektrik şoku verilmemiştir. Yılanı sadece görmek bile, acı hissetme sebebidir.

Dünyada pek çok inançta yılan, lanetlenen ve üzerine mitolojik kötü öyküler anlatılan bir hayvandır. İnsanlar korkularına anlam yüklemek için hikâyeler yazarlar. Yılandan içgüdüsel olarak nefret etmeye ilave olarak başkalarının da ondan nefret etmesini ve korkmasını sağlaya çalışırlar.

İnsanların bazı şeylerden korkmak veya nefret etmek için sebepleri olabilir. Çocukken köpekler tarafından kovalanmış biri köpeklerden korkabilir. Ancak bebekler bile yılana daha fazla tepki verirler. Hiç yılan görmeyen insanlar yılandan korktuğunu söylerler. Yılan desenli şeyler dikkatimizi hemen çeker. Burada farklı bir şey olmaktadır.